30 Ekim 2008 Perşembe

karikaturun gucu

Geçen akşam Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması ödül törenini izlerken, bu ülkede mizahın ne kadar güçlü kökleri olduğunu bir kez daha gördüm.

Ben ilk kez yerinde izledim bu töreni...

Tamam yarışmanın uluslararası olduğunu, dünyanın ünlü sanatçılarını yıllardır ağırladığını biliyoruz ama ben dünya çapında bu kadar büyük ödül töreni olduğunu tahmin etmiyordum.

Hani, "Karikatürün Oscar’ı" deniyor ya, gerçekten öyleymiş.

Dünyanın ünlü karikatüristleri orada, İran’dan Kore’ye, Avusturya’dan Fransa’ya pek çok sanatçı sırf bu tören için gelmiş.

O sırada sahneye Wolinski davet edildi.

Nasıl ya dedik...

Charlie Hebdo’nun, Paris Match’ın efsane çizeri değil mi?

Ta kendisi...

Salonda dünyanın efsane karikatüristleriyle yan yanayız haberimiz yok...

Dile kolay 25 yıl.

25 yıldır kesintisiz verilen bu ödül, Türkiye’yi dünya çizgi sanatında birinci sınıf oyuncu haline dönüştürmüş durumda.

Bunun temelinde de bu toplumda mizahın köklerinin derinlerde yatmasının etkisi büyük.

İki yıl önce kaybettiğimiz Semih Balcıoğlu’nu yerli-yabancı bütün karikatüristler minnetle andı mesela...

Balcıoğlu, yıllarca dünya çapında en iyi jürileri kurup, en güçlü çizerleri getirmiş Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması için...

Türk çizerlerin hep desteğini almış, 25. yılında haklı bir üne kavuşmuş bir yarışmaya döndü sonuçta.

Ödül töreni sonrasında birinciliği kazanan Ahmet Öztürklevent’le ayak üstü sohbet ettik. Eşi ve kızıyla birlikte gelmişti ödül törenine ve tüm ailenin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Dünyanın son 25 yılını yarışmaya katılan karikatürlerle özetleyen kitabı aldım çıkarken...

Dünden bugüne nasıl zehir gibi eleştiriler var anlatamam.

Çeyrek yüzyılı karikatürlerle özetleyen bu kitabı tavsiye ederim, D&R’larda satılmaya başlanmış...

Her oya bir fidan...

Akdeniz’de bu yaz yanan ormanlık alanların yeniden ağaçlandırılması çabalarına CHP’den ilginç bir katkı geldi...

Televiyonları bu yönde kampanya yapmaya çağırmıştık.

Bunun üzerine Yapı Kredi Genel Müdürü Tayfun Beyazıt arayıp Koç Topluluğu’nun yılbaşında takvim, ajanda göndermek yerine, 100 bin ağaç dikeceğini söylemişti.

Bu yazılar CHP’yi de harekete geçirmiş.

CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çaltı aradı dün; "Bu konudaki yazılarınızı okuduktan ve Koç Grubu’nun adımlarını gördükten sonra biz de arkadaşlarımızla tartışıp bir karar aldık" dedi.

CHP, 2009 Mart yerel seçimlerinde
Şişli’de alacağı her bir oy için bir fidan dikecek.

2004 seçimlerinde CHP Şişli’de 92 bin oy almıştı. Aynı oy oranını korursa 80-90 bin ağaç demek bu...

Alkışlanacak bir karar.

CHP bu işi daha büyütmeli, yerel seçimlerde yeşil temasını daha güçlü kullanıp dğer ilçelerde de benzer kampanyalar yapmalı...

Bu başkanı sevdim

Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener’le önceki gün öğle yemeğinde buluştuk.

İlk kez tanıştım kendisiyle ve karşımda bu kadar parlak, düzgün, çalışkan, genç bir başkan bulduğum için mutlu oldum...

Ben bilmiyordum Saba Tümer’in akrabasıymış Mahmut Özgener...

İzmir’den ilk gençlik yıllarından beri tanışıyorlar.

Sonra da Saba’nın teyzesinin kızıyla evleniyor Başkan.

Yemekte Saba’yla birlikte Reha Muhtar da vardı.

Fatih Terim’in maaşından, milli takımdan, hakemlerden, spor programlarından, yorumculardan, spor medyasından, İzmir’de bıraktığı ailesinden, buradaki otel hayatından konuştuk...

Tabii yazılmamak koşuluyla çünkü Özgener o kadar açık ve net ki, söylemek istediğini sakınmıyor.

Ve futbolda problemlerin nerede olduğunu biliyor.

Çözüm önerileri de var.

"Federasyon Başkanı’nın başarısı hakemlerin performansı ve milli takımın başarısına endeksli olmamalı. Önce bu anlayışı yıkmalıyız" diyor.

Benim tek korkum; yarın öbür gün baskılardan, stresten sıkılıp İzmir’e ailesine ve işinin başına döner mi acaba?

Çünkü ateşten topu, Hasan Doğan’ın ölümüyle bir anda kucağında buldu...

Bu tür çalışkan, futbolu bilen, genç ve dürüst isimlerin görevde başarılı olması önemli.

Türk futbolunun en çok bu meziyetlere ihtiyacı var...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder